Rivayete göre mahyayı Fatih Camii müezzinlerinden Hattat Hafız Ahmet Kefevi isminde bir Türk hattatı icat etmiş. Ahmet Kefevi ortası yazılı bu sanatkarane resmi devrin padişahı Sultan I. Ahmed’e hediye etmiş. Padişah, çok hoşuna giden bu uygulamadan ilham alarak dini hükümlere uygun olması şartıyla ramazan gecelerinde minareler arasına mahyalar kurulmasını ister. İlk kez 1617 yılının Ramazan ayında Sultanahmet Camii’nde uygulanan bu yenilik 1719 yılında Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın başlattığı bir uygulama ile geleneksel bir hal alır. Mahyaların önemli bir kısmı 1909 ( Abdülhamit’in tahttan indirilişi ) yılına kadar resim, bu tarihten sonra ise vecizedir (yazı). Mahyaların kurulması ve masraflarının karşılanması ile Cumhuriyet döneminde de Osmanlı döneminde olduğu gibi Vakıflar İdaresi (Vakıflar Genel Müdürlüğü) ilgilenmektedir. Yaklaşık 400 yıllık geçmişiyle Din İşleri Yüksek Kurulu’nun verdiği veciz sözler arasından seçilip, camilerin büyüklüğü ve günün önemine göre değiştirilerek asılan mahyalar şehri süsleyen “gökyüzünün kolyeleri” dirler.